Beş kere beş yirmibeş, elde var Ayten!

BEŞ KERE BEŞ YİRMİBEŞ, ELDE VAR AYTEN!
2013 yılının son yazısı. Taze çıktı fırından.
Konumuz malum,
Hükümete atılan iftiralar…
Buyrun bakalım!…

= = = = = = = = = = =

Beş kere beş yirmibeş, elde var Ayten!

Demek ki neymiş? Hangi dilden, dinden, mezhepten, ırktan olursan ol. Ne kadar Elhamdülillah Müslüman’ım dersen de, ne kadar eğilip doğrulup namaz kılarsan kıl canın yanmadıktan sonra çığlık atmıyormuşsun! Ama birinin itmesiyle düşmenin acısı ve çığlığı başka, kendi düştüğünde attığın çığlık başka olmalıdır! Sen kendin düştüğünde yaygarayı basarsan, biri ittiğinde basacak yaygara bulamazsın!

Bu nadide girizgâhtan sonra gelelim Ayten’e, amaaaan, anlayıverin işte, operasyona! Gece yarısı operasyonuyla bir tabur yüksek rütbeli asker gözaltına alındı, “Artık Türkiye’de hak, hukuk herkese!” denildi ve davayı yürüten savcı göklere çıkarıldı. Kimi yapılanı savundu, kimi yapanı yerden yere vurdu ama HÜKÜMET dimdik operasyonu yapanların arkasında durdu. Deniz Baykal’ın kaset skandalında HÜKÜMET aynı dik duruşu yine sergiledi! Kişisel haklara saldırı dense de; bıyık altından gülünerek, “Beter olsunlar” dendi! Denmedi mi? Bırakın bu işleri! Hem de kahkahalarla gülerek denildi!

Parayla değil, sırayla!
Sabahın köründe onlarca kişi futbolda şike münasebetiyle gözaltına alındı; “Davanın sonuna kadar gidilmeli!” denildi. Fenerliler, Beşiktaşlılar isyanlarda, Galatasaray başta olmak üzere diğer takımlar sevinçli! Cumhuriyet kuruyor denilen başkan Aziz Yıldırım tam 1 sene hapis yattı. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz dendi. Hepimiz yaptık ama Aziz radara yakalandı dendi. Ama HÜKÜMET hiç kimsenin dediğine bakmadı, yine dimdik ayakta savcısına da, polisine de sahip çıktı.

Ve bu yaz yaşadıklarımız. GEZİ olaylarında yaşananlarda polisin haklı ya da haksız uyguladığı tavra; her kafadan başka ses çıktı. HÜKÜMET yine aynı dik duruşla “POLİS’imizi kimseye yedirtmeyiz” dedi! Elbette haklıydı. Polis de sonuçta emir kulu ve evine götüreceği ekmeğin derdinde. TOMA’ysa, TOMA! Copsa cop! Sonuçta hükümet eğilmeden, bükülmeden, kıvırmadan dimdik Polisin ve Emniyetin arkasında durdu. Gezi Olaylarında 5 sade vatandaş hayatını kaybetti. Bunlara vesile olan polislere de bu hükümet sahip çıktı.

Vay beee!
Kısaca; ‘BALYOZ’du, ‘ERGENEKON’du, BAYKAL’dı, ‘ŞİKE’ydi, GEZİ’ydi derken bir operasyon da YOLSUZLUK’lara yapıldı! Ben bu zamana kadar hep dik duran Başbakandan; “Biz 11 yıldır bunlarla mücadele ediyoruz. Ortada yaşanan bir kargaşa ve bu kargaşaya karışan bazı bakan isimleri var. Derhal olay için bir kriz masası oluşturup, kamuoyunu rahatlatacak kararlara imza atacağız” demesini beklerken; “Biliyorsunuz Gezi Olaylarıyla başlayan bir süreç oldu, burada istediklerini elde edemediler, ondan sonra; şimdi yeni bir adım attılar. Ve şunu açık net söylemek zorundayım, 14 ay; dinleme, izleme, bu tür şeyler yapılıyorsa ve bu konuda kendi üstlerine bunlar haber verilmiyorsa, haber verilmeden bunlar yapılabiliyorsa, buradaki mühendislik yolsuzlukla değil, siyasi mühendisliğin bir başka versiyonudur. Bu da bir nevi çetelerdir ve bu çeteler şu anda devletin içinde devlet olma ve böyle bir anlayışla süreci istedikleri gibi yönetme, yönlendirme, böyle bir gayretin içerisine girme olayıdır” dedi.

Ağlamak istiyorum!
Aslında bu konuşmayı hayretler içerisinde izlemem ve dinlemem gerekirken, Başbakan’dan bir süre önce açıklama yapan Bülent Arınç bu konuşmanın zeminini hazırlamıştı. Arınç bir ara ağlamaklı; “Bu kadar elit kişi, 52 kişi birbirlerini görmemişler, aynı yerde bir arada olmamışlar, birbirleriyle ilişki kurmamışlar, niçin birini bir ay önce, birini iki ay önce, birini bugün yapmıyorsunuz da, sabahın 5’inde, gel dendiğinde gelebilecek insanların evlerine baskınlar yaparak bu operasyonu başlatıyorsunuz!” dedi. AAAAA aaaaa! Yaz aylarında olsak çevrede ağzıma girmeyen sinek kalmayacak!

Yahu bundan önceki davalarda, yapılan operasyonlarda gözaltına alınan askerler, gazeteciler, iş adamları, futbolcular, spor yöneticileri, sanatçılar, şarkıcılar, ocular, bucular vs. vs. Bunlardan daha az mı elitti de, bunlar sabahın köründe gözaltına alınırken bunları söylemediniz? Neymiş efendim, operasyon üstlere bildirilmemiş! Kime bildirecek? Emniyet Müdürüne. Emniyet Müdürü kime bildirecek? Vali Beye. Vali Bey kimse söyleyecek? İç İşleri Bakanı’na. İç İşleri Bakanı kim? Muammer Güler! Operasyonda tutuklanan, rüşvette ve yolsuzluklarda en çok adı geçen kim? Bu bakanın oğlu! El insaf yahu! El vicdan yahu!

Müslüman’ız Elhamdülillah!
Senin Bakanının çocukları babalarının adıyla dolap çevirsin, onların yetmediği yerlerde babaları devreye girsin. Diğer bakanların adları ve konuşmaları da teknik takibe takılsın! Neymiş; Geziciler operasyon yapıyormuş! Bu zamana kadar yürütülen bütün davalarda savcıların da emniyet güçlerinin de arkasındayken, bugün neden İstanbul emniyetini darmaduman ettiniz? Neden onlarca üst düzey müdürleri açığa aldınız veya yerlerini değiştirdiniz. Hepsini bir kenara bırak, İstanbul’a atanan yeni Emniyet Müdürünün ismini (Eski Aksaray Valisi), Nasıl AKP Aksaray Milletvekili açıklar? Ondan sonra nasıl şeffaflıktan bahsedebiliriz? Müslümanlık; “Rabbena, hep bana!” mı demektir?

Çarpım tablosu gibi açıklama
Arınç’ın ilk açıklamaları ajitasyonla bezenmiş çaresizlik kokuyordu. Ve konuşmanın takibinde Başbakanın savunmaya geçmesi tuz biber oldu. Demek ki ortada eğer denilen gibi yolsuzluklar varsa, sadece adı geçen 4 bakanla sınırlı değil iş. İşin ucu çok farklı yerlere gidecek demek ki. “Emniyetteki kadro değişikliği de demek ki buna önlem olarak yapılıyor” dersem, haksız mıyım? Evet! Haksızım! Sonuçta şiirin gerçeği “iki kere iki dört eder elde var Ayten” olsa da; Arınç’ın harika benzetmesiyle; yedi kere yedi kırkdokuz elde var Ayten, beş kere beş yirmibeş elde var Ayten! Olayın vahameti gözler önünde! Tüm çarpım tablosunu okuyup sonucu Ayten’e bağlasa haklı Arınç! Ama o ne yapsın! O’nu o hallere düşüren Bakanlar utansın.

Herkesin Ayten’i; amaaan, yeni yılı kutlu, mutlu olsun! Allah herkese güzel Aytenler, off yaa, anlayın işte, güzel ayakkabılar almayı, aldıkları ayakkabıların kutularını da dövizlerle doldurmayı nasip etsin. İşin gırgırı bu aga! Allah kimseyi bir lokma ekmeğe, bir yudum suya muhtaç etmesin!
Haydin, galıverin sağlıcakla!
Gelecek seneye kadar da;
Hoşça bakın zatınıza!

21.12.2013
Şükrü Doğru

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

Almanya Sinoplular Yardımlaşma Derneği
Developed by aidem.de
Sinop Kuyumcusu